Tarih Rotası
Anasayfa > Tarih Rotası
Arkeoloji ve Etnografya Müzesi
1927 yılında Vali Konağı olarak inşa edilmiştir. Tekirdağ Arkeoloji ve Etnografya Müzesi; arkeolojik küçük eserler salonu, açık teşhir bölümü, Tekirdağ odası, taş eserler salonu ve etnografya salonunu içermektedir. Etnografya salonunda, yakın döneme ait kesici aletler; Tekirdağ odasında, Tekirdağ yöresine ait kadın-erkek kıyafetleri ve el işlemleri; açık teşhir bölümünde, mimari yapılar, yazıtlar, heykelcikler, sütunlar ve lahitler; arkeoloji küçük eserler salonunda ise tarih öncesi ve Bizans dönemine ait mızrak uçları, kaplar ve süs eşyaları sergilenmektedir.
Namık Kemal Evi
Tekirdağ’da doğan ünlü şair Namık Kemal’in ölümünden sonra onun anısına; Tekirdağ’da gönüllü halk, okullar ve belediye tarafından yaptırılmıştır. 1992 yılında inşasına başlanan ev, üç katlı olup 19. yüzyıl Osmanlı mimarisini yansıtmaktadır. Bahçesinde açık hava sahnesi ve seyirlik alanı bulunan bina, ahşap yapılı olup altı odaya sahiptir. Evin yatak odasında etnografik eşyalar sergilenmektedir. Bodrum katında bir sergi salonu bulunmaktadır ve evin genelinde Namık Kemal’in fotoğrafları ile yazdığı eserler sergilenmektedir. Yapımı tamamlandıktan sonra, 1993 yılında, Namık Kemal’in doğum tarihi olan 21 Aralık gününde müze olarak hizmete açılmıştır.
Rakoczi Müzesi
1720 yılında Macar Prensi II. Frenc Rakoczi, Rakoczi Müze binasında yaşamaya başlamıştır. Avusturyalılara karşı Macar ayaklanmasının başına geçmiş olan Macar Prensi savaşta başarısız olunca Osmanlılara sığınmıştır. Macar Prensi II. Frenc Rakoczi, ölüm tarihi olan 1735 yılına kadar (ki bu 15 yil etmektedir) bu binada yaşamıştır. Rakoczi’nin ölümünün ardından Macaristan’da bir müze yapılması kararı alınmıştır fakat l. ve II. Dünya Savaşları’nın çıkmasından dolayı bu düşünce gerçekleştirilememiştir. Bunun ardından Rakoczi’nin yaşadığı bu bina, 1932 yılında Macaristan Hükümeti tarafından satın alınıp, bir Macar mimar tarafından restore edilerek Rakoczi Müzesi’ne dönüştürülmüştür. Rakoczi Müzesi’nde; Rakoczi’nin eşyaları, yaşamı ile ilgili belgeleri ve yağlı boya resimleri sergilenmektedir.
Tekirdağ Şehitler Abidesi
Tekirdağ Şehitler Abidesi, Tekirdağ’ın fethi sırasında şehit düşen askerlerin anısına 1949 yılında yaptırılmıştır. Tekirdağ’ın turizmini hareketlendiren yerler arasında yer alan Tekirdağ Şehitler Abidesi, her yıl şehre gelen birçok turistin ilgisini çekmektedir. Muratlı Caddesi üzerinde yer alan abideye uzun bir merdivenle çıkılmaktadır. Bu merdivenlerin tam ortasında taşlar ile yapılmış olan bir Türk bayrağına rastlanmaktadır. Bu bayrağın önünde ise abideyle ilgili bilgilerin yer aldığı bir yazıt bulunmaktadır.
Çorlu Kalesi
Çorlu Kalesi, günümüze kadar bütünlüğünü koruyamamış olup yalnızca bazı kalıntıları günümüze kadar gelebilmiştir. Kesin olmamakla birlikte, Çorlu Kalesi’nin VI. yüzyıla ait olduğu düşünülmektedir. Doğu ve batı tarafı dere yataklarıyla çevrili olan kale, Bizans döneminde yapılmıştır. Kesme taş temeller üzerine kurulmuş olup, sur duvarları yuvarlak kuleler ile desteklenmiştir. Askeri bir önem taşıyan Çorlu Kalesi, Tekirdağ’ın sahip olduğu önemli tarihi yapılarından bir tanesidir.
Rüstempaşa Bedesteni
Rüstempaşa Bedesteni, Rüstempaşa Camii’sinin 200 metre batısında bulunmaktadır. Dikdörtgen bir plana sahip olup altı kubbelidir. Kubbeler sekizgen kasnaklara oturtulmuş olup birbirlerine geniş kemerlerle bağlı olan büyük iki fil ayağıyla taşınmaktadır. Kubbe geçişleri pandantiflerle sağlanmaktadır. Bedestenin kisa cephelerinde ikişer, uzun cephelerinde üçer pencere açılmıştır. Yakın zamanda onarılmış olan Bedesten, camii ile günümüze kadar bütünlüğünü koruyarak gelebilmiş olup; külliyeye ait kervansaray, imaret gibi diğer yapıların yerleri ise günümüzde kesin olarak bilinmemektedir.
Perinthos
Türkiye’deki “Antik Kentler” listesinde yer alan Perinthos, antik bir Roma kentidir. Antik Perinthos kenti, M.Ö. 600 yılında Samos adasından gelen koloni kurucuları tarafından kurulmuştur. Bisanthe ve Heraion kentleri ile birlikte kurulmuş olup bu kentlerin batısında bulunmaktadır. Trakya’nın ticarete atılmasından sonra kurulmuştur. İki doğal limana sahip olma özelliği taşımaktadır ve bu özelliği sayesinde tüm çağlarda önemli bir yere sahip olmuştur. Perinthos, Roma İmparatorluğu’nun Trakya eyaleti başkentliğini yapmış bir kenttir. Burada bulunan yapı kalıntıları Yunan, Roma ve Bizans dönemine ait olmakla birlikte kazi çalışmalarına halen devam edilmekte olup, açık hava müzesi olma özelliğini taşımaktadır.
Heraion Teichos
Heraion Teichos, Trak antik yerleşim yeridir. Karaevlialtı Höyüğü olarak da bilinen bir Sisam kolonisi olan Heraion Teichos kentinin adı, “Hera’nın Kenti” anlamına gelmektedir. Burada yapılan araştırmalar sonucu elde edilen taş aletler ve çanak-çömlek gibi kalıntılardan yapılan çıkarımlara göre Heraion Teichos’un milattan önce 3000’li yılların başından milattan sonra 13. yüzyıla kadar aralıksız olarak bir yerleşim yeri olarak kullanılmıştır. Uzun bir süre boyunca Trak yerleşim yeri olarak kullanılan Heraion Teichos; Klasik Dönem, Helenistik Dönem ve Bizans Dönemi boyunca da yerleşim yeri olarak kullanılmış olup, en parlak dönemini Klasik Dönem ve Helenistik Dönem’de yaşamıştır. Önemli bir liman kenti olan Heraion Teikhos, çevreyle olan ticari ilişkileri sayesinde zengin bir yerleşim yeri haline gelmiştir.
Hora Feneri
Hora Feneri, Tekirdağ’ın Şarköy ilçesine 20 kilometrelik bir mesafede bulunan Hoşköy’ ün girişinde bulunmaktadır. 1861 yılında Abdülmecit tarafından rota feneri olarak, Fransa’dan özel olarak getirilen malzemeler ile Fransızlara inşa ettirilmiştir. Hoşköy Feneri olarak da bilinen Hora Feneri’nin yapımında hiç kaynak kullanılmamış olup tüm bağlantıları vida ile birleştirilmiştir. Demir bir yapıya sahip olan Hora Feneri; kendi etrafında dönebilmekte olup, her bir dönüşünü 20 saniyede gerçekleştirmektedir. 2 saatte bir kurulan sarkaç sistemi ile çalışan fener 20-25 metre civarında bir yüksekliğe sahip olup tarihi özelliği ön plandadır.
Mürefte Kültür Evi
Mürefte Kültür Evi, Mürefte Belediyesi ve Mürefte Tanıtma, Güzelleştirme ve
Dayanışma Derneği’nin birlikte çalışmalarıyla 2006 yılında oluşturulmuştur ve 2007 yılından bu yana kültür turizmine hizmet vermektedir. Binanın iç düzeni, eşyaların toplanması ve düzenlenmesi dernek tarafından yapılmıştır. Kültür evinde 1930 ile 1970 yılları arasında kullanılan eşyalar, araç ve gereçler, mutfak eşyaları ve eski zamana ait fotoğraflar bulunmaktadır. İçinde bir oturma odası, gelin odası, sünnet odası, mutfak bulunduran kültür evi, yörenin kültürünü anlatan resim ve belgeler, tarihini anlatan kitaplara ve el yazması eserlere de sahiptir.
Serban-i Ahmet Dergahı
Sarban-i Ahmet Dergahı, 1527 yılında Sarban-i Ahmet adina Tekirdağ’ın Hayrabolu ilçesinde inşa edilen bir türbedir. Evliya Sarban-i Ahmet, doğum tarihi kesin olmamakla birlikte 1470’li yıllarda Hayrabolu’da doğmuştur. Kanuni Sultan Süleyman tarafından Irak seferine Sarbanbaşı olarak gönderildiği için bu lakap ile anılmaktadır. Yaşadığı dönemin meşhur şairlerinden olan Sarban-i Ahmet’in ordudan emekli olmasının anısına Kanuni Sultan Süleyman tarafından dergah inşaası için ferman yayımlanmış olup Sarban-i Ahmet Dergahı’ nın inşaasına böyle başlanmıştır.
Karacakılavuz Dokumaları
Karacakılavuz Dokumaları, Tekirdağ iline ait en yaygın el sanatları arasında yer almaktadır. Tekirdağ’a özgü en yaygın el sanatları arasında; dokumacılık, sepet örücülüğü, saraçlık ve çarık yapımcılığı bulunmaktadır. Aslına bakılacak olursa; Karacakılavuz, Tekirdağ Merkez’e bağlı bir beldedir ve bu belde Anadolu’nun önemli dokuma merkezlerinden biridir. Bu beldede geleneksel değerlere bağlı olarak yapılan dokumalar zamanla ün kazanmış olup, “Karacakılavuz Dokumaları” olarak nam salmıştır.
Güneşkaya ve Güngörmez Mağaraları
Güneşkaya Mağaraları; Saray’ın 2 kilometre batısında yer almaktadır ve eski bir yerleşim yeri olma özeliğine sahiptir. Oldukça tarihi kalıntılara sahip olan Güneşkaya Mağaralarında yapılan kazı çalışmalarında M.Ö. 5000-3000’li yıllara ait Kalkolitik Çağ buluntularına rastlanmıştır. Güngörmez Mağaraları; Tekirdağ’ın Saray ilçesinin güneyinde, Güngörmez Karayolu’nun 3. kilometresinde bulunan Galata Deresi’nin yamaçlarında yer almaktadır. Burada yapılan kazı çalışmalarında M.Ö. 5000-3000’li yıllara ait Kalkolitik Çağ buluntularına rastlanmıştır.